Ekvador’un gizemli şehri Vilcabamba
Cuenca’da kaldığımız günün sabahı erkenden kahvaltımızı yapıp, yola çıktık. İstikamet gizemli şehir Vilcabamba. Doğrudan otobüs olmadığı için önce Loja’ya gidiyoruz. Oradan da Vilcabamba’ya minibüsle geçiyoruz.
Vilcabamba’yı ilk defa iş arkadaşım Alper’in beni tanıştırdığı ve Vilcabamba’da bir yılını geçiren Anıl’dan duymuştum. Daha sonra Iluman’da tanıltığımız Arjantinli Juan’ın da orada yaşadığını duyunca Peru rotamızın da üzerinde olduğundan Vilcabamba’ya gitmeye karar verdik.
Vilcabamba hakkında bir çok rivayet var. Bunların en gerçek olanı insanların uzun yaşamasıymış. Tabi bu biraz eskide kalmış. Eskiden 100’ün üzerinde bir çok Vilcabambalı varmış. Diğer bir rivayet burada doğup büyüyen insanların hiç kanser olmadığı. Bu bize pek inandırıcı gelmedi açıkçası. Diğer bir rivayet ise burada çok fazla UFO görüldüğü. Bunu da bilemiyoruz. Biz görmedik açıkçası 🙂
Bu sebepler bir çok Kuzey Amerikalı ve Avrupalının Vilcabamba’ya yerleşmesine sebep olmuş. Hal böyle olunca Vilcabamba’nın ana dili neredeyse İngilizce diyebiliriz. Yabancıların açtığı bir çok cafe, restoran, bar ve otel var.
Bolivar ve Clodoveo Jaramillo caddelerinin kesiştiği köşedeki mavi bina hostelimiz. Geceliğine 12$ verdiğimiz iki kişilik odamız ise gayet rahat. Daha sonra da beraber restorana gidiyoruz ve o lezzetli falafel tabağı geliyor önümüze. 2 aydır güney amerikanın yerel yemekleri ve bazen kendi yaptıklarımız dışında bizim oralara yakın bir yemek yiyememiştik. Falafel tabağındaki humusu görünce aklımız gidiyor.
Yaklaşık 3-4 saatimiz var. 2 ay önce kestirdiğim saçlarım doruk noktasına ulaşmış durumda. Gelirken aldığımız makine ve makas ile Özlem ilk deneyimini benim üzerimde yapıyor. Biraz uzun sürse de gayet başarılı bir iş çıkarttığını söyleyebiliriz.
Saat 7’de gidip biraz bekledikten sonra sarı t-shirtlü fötr şapkalı birisi geliyor ve “Santiago’yu mu arıyorsunuz?” diyor. Kafa sallıyoruz ve kendisinin olduğunu söylüyor. Kafamızdaki Şaman Santiago figürü ile örtüştüremiyoruz bir an. Biz Güney Amerika yerlisi birisini beklerken daha yeni dünya insanı birisiyle karşılaşınca bir an acaba o mu diyoruz? Tabi konuşmaya başlayınca doğru Santiago olduğunu anlıyoruz. Santiago’yla konuştuklarımızı ve yaşadığımız San Pedro deneyimini bir sonraki yazımızda yazacağız. Bu yüzden bir gün atlayıp Vilcabamba’daki 3. günümüzü anlatabiliriz. San Pedro ayininin yorgunluğunu atmak amacıyla çoğunlukla dinlendik. Öğlen Rumi Wilco doğal parkına yürüyüş yapıp biraz doğayı geziyoruz. Akşam yemeğimizi hostelde kinoa salatasıyla yapıp Santiago için çektiğimiz fotoğrafları hazırlıyoruz.
Akşam yemeğimizi yine otelde yapıp, gece otobüsümüzü bekliyoruz. Artık Ekvador sayfalarını da kapatıp, yeni bir sayfaya Peru yazmanın zamanı geldi. Hoşçakalın…
Kesinlikle buluyorum Iskender’i 🙂
buldu 🙂
🙂 sevgiler Vilcabamba’ya ?
buldu walla